Çok
Uzak Fazla Yakın oyuncularının kamera önündeki fiziksel görünümleri ve rolün
hakkını verme gayretleri ile kendini izlenebilir kılıyor. Diğer taraftan sanat –
kostüm yönetimi, senaryo ve kurguya dair açıklar mevcut.
İzmir’de
üniversite okurken tanışan Aslı (Burcu Biricik) ve Cem (Özgün Çoban)’ın yıllar
süren inişli çıkışlı aşk hikâyesini anlatan filmin senaryosu ve yönetimi Türkan
Derya’ya ait. Çok Uzak Fazla Yakın, dizi yönetmenliğinde kariyeri olan Türkan
Derya’nın ilk uzun metrajlı filmi. Romantik türdeki film, Aslı’nın bugününden
başlıyor ve bizi üniversite yılları ile bugün arasında devam ediyor. Cem ile
ilk karşılaşma, Aslı’nın ailesinin tepkisi, hayatları ve aşklarının aldıkları
yön etrafındaki geçişlerle hikâye sona eriyor.
İzlemediysen
buradan sonra okumak istemeyebilirsin!
Film,
iyi niyetli bir ilk film projesi olarak adlandırılabilir. Oyuncular elinden
geleni yapsa da örneğin, Cem’in okuldaki ödül törenine kılık kıyafete uygun
olarak gelmediği için ödülünün verilmek istenmemesi karşı verdiği tepkide sergilediği
oyunculuk acemice duruyor. Sahneye çıkarak kendisinin zaten takım kıyafete
sahip olmadığını, zira dayatılan şekilde de gelmek zorunda da olmadığını,
söylüyor. Oysa biz Cem’i, bu olaydan önce, filmde ikinci kez bisikletle okulun
önüne gelirken gayet şık beyaz gömlek ve siyah yelekle görüyoruz. Bu kıyafetler
de törene uygun olmayabilir; ancak Cem’in o tarz giyimi sevmediği, onlara sahip
olmadığı ve her zaman salaş giyiniyormuş gibi gösterilme durumunu da kabul
edebilmemizi engelliyor. Ancak, bu söyleminden sonra onu her zaman salaş
kıyafetler içinde görüyoruz.
Bugün
ve geçmiş arasında flashback’lerle ilerleyen hikâyede geçmişe gittiğimizi fark
edebiliyoruz; ancak kaç yıl öncesinde olduğumuzu fark edemiyoruz. Oyuncuların bugündeki
hallerinde Cem’in saçları kırlaşmış ve yelekli, gömlekli bir kıyafet tarzını
seçmiş olduğunu görüyoruz. Aslı ise saçlarını kestirmiş. İkisi de mesleklerinde
ilerlemişler; ancak aradan ne kadar yıl geçmiş bilmiyoruz. Örneğin, Aslı, Cem’i,
Eskişehir’de terk ettikten ne kadar sonra Cem tekrar Aslı’yı buluyor? Bunu hiç
bilmiyoruz. Oysaki bu önemli bir ayrıntı; çünkü ilişkinin derinliğini ve
tutkuyu ölçmek için de zaman, bir araç.
Film
bir aşk hikâyesini; ama daha çok kadının seçimi ve kadının aşkını anlatıyor. Başta
da Aslı, Cem’i fark ediyor ve Aslı’nın hikâyesi başlıyor. Aslı fedakârlıklarda
bulunuyor; ancak aynı fedakârlığı Cem’de göremediği noktada bir arada bulunmak imkânsızlaşıyor.
İkisi de farklı zamanlarda birbirlerinin hayatına girip yerleşmeye çalışıyor;
ama olmuyor. Aşk ve tutku var; ama ikisi de birbirinin kurduğu düzene girdiği
zaman bireysel yaşamının kaybolduğunu fark ediyor ve terk ediyor. Bu yönüyle
film, ismini hak eden bir hikâye olduğunu gösteriyor.
Döneme
dair çok ayrıntıya rastlayamıyoruz. Belki flashback’lerde hangi yılda
olduğumuzu gösteren belirteçler kullanılabilirdi. Aslı ve Cem’i sık sık aynı kıyafetlerle
görmek de kıyafet seçimindeki eksikliği gösteriyordu. Bugünde yaşayan Aslı
ceket ve şalını, herhalde birkaç gün giydi. Aslı’nın annesi onları neden terk
etti ya da babası, Aslı’ya annesi ile görüşmemesi için neden engel koydu? Aslı
ne zaman evlendi? Ya da ne için evlendi? Yoğun bir çalışma gerektiren sinema,
televizyon ya da reklam sektöründe çalıştığını düşündüğümüz Aslı’nın avukat
olan kocası nasıl oluyor da ondan daha yoğun çalışıyor? Yoğun çalışıyorsa da
nasıl her defasında Aslı’dan sonra gelip Aslı’dan önce evden gidiyor? Cem’in alevi
olduğu için yaşadığı zorluklar neydi? Ailesi neredeydi? Aslı’nın babasını
hastanede neden ziyarete gitti? Bunların cevabını alamıyoruz. Bir kez Cem’in
sergisi basılıyor (herhalde alevi olduğu için) ve saldırıya uğruyorlar; ama bu
da çok açık bir olay değildi. Filmin başında Aslı’nın babasını ziyarete gitme
sebebinin filmin bir yerinde karşımıza çıkacağını düşündüm; ama o da olmadı. Bu
soruların cevapsız kalması senaryonun bazı açıklıklarını ya da işleyişteki bazı
sıkıntıları gösteriyor. Birbirine aşık bu çifti iki kez sevişme girişiminde
görüyoruz. O sahne de ellerin birbirine kavuşması gibi Yeşilçam taktiklerinden
öteye gidemiyor.
Aslı’nın
kocası ile ilişkisinden anladığımız; yoğun çalışan, anlayışlı, avukat bir koca.
Aralarındaki ilişkiye dair pek bir şey anlayamıyoruz. Paylaşımlarını, yakın ya
da uzak olmalarını yorumlayamıyoruz. Acaba Aslı’nın Cem’e dönmeme sebebini, yeni
hayatı ve kocasına olan aşkı olarak adlandırmayalım diye mi bu kadar zorlandık?
Karar Aslı’nındı ve aile kurmuş olsa da olmasa da artık Cem’e dönmezdi mi
denilmek isteniyor? Aslı bir karar verdi evet; ama sonunda da mutsuz bir kadın
olarak hayatına devam etti sanıyorum. Filmin aksaklıkları, anlatımı
zorlaştırmış ve etkisini izleyiciye geçirmekten uzaklaşmış. Oysaki iki sevgilinin
arasındaki gel gitler daha iyi bir anlatımla sunulsaydı ortaya iyi bir yarım
kalan aşk hikâyesi çıkabilirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder