Birkaç
gün önce Filmekimi, İzmir programını açıkladı. Filmekimi’nin bu yılki
gösterimleri, 5-7 Ekim tarihlerinde Karaca Sineması’nda yapılacak. Bilet satışlarına 22 Eylül’de,
Biletix sitesinde ve satış noktalarında başlanacak. Ayrıca biletler, 1 Ekim’den
itibaren Karaca Sineması’ndan da alınabilir.
Bilet
fiyatları indirimli 8 TL, tam 10 TL; ancak buna Biletix’in“hizmet bedeli”ni de ekleyin. Biletlerimizi
sinemadan alırsak hizmet bedeli ödemiyormuşuz. (Bir de Vodafone FreeZone
sponsorluğunda, festival kapsamındaki 2 film için kullanılabilecek “1 bilet
alana 1 bilet bedava” kampanyasından yararlanılabiliyormuş).
İzmir’de
gösterimi yapılacak filmlere gelirsek… Bu seneki programda ortalama bir
festival izleyicisinin bekleyip de görebileceği her türlü film var. Kim beklemezdi
ki Haneke, Kim Ki-Duk, Palma ve Bertolucci İzmir programına dahil olmasın! Bu
açıdan hiç riske giremeyeceğimiz bir program var karşımızda. Bu
durum beni pek de memnun etmedi. Film festivali demek, biraz da macera demek… Karşıma
hiç bilmediğim bir kültürün, yönetmenin, oyuncunun, hikâyenin çıkması ve yeni
dünyaları keşfetmek, demek.
Gösterime
girecek filmler ve gösterim programına buradan buradanbakabilirsiniz. İzmir
programına dahil olduğuna en sevindiğim film Tepelerin Ardında/Cristian Mungiu.
Bu filme karşı beklentim yönetmeninin önceki filminden dolayıdır. 4 Ay 3 Hafta
2 Gün’deki o akıcı anlatımın sahibinin bu filmde neler yaptığını merakla
bekliyorum (Bahsi geçen filmle ilgili eski bir yazımı okumak isterseniz işte burada ).
Romanya, komünizmin son yılları, kürtajın yasak. Otilia ve Gabita, yurtta
kalan, öğrenci iki arkadaştır. Gabita’nın hamile kaldığını öğrenmesiyle olaylar
gelişir.
Filmin ilk sahnesi, Otilia ve Gabita’nın odalarında başlar. Gabita, iki
günlüğüne bir yere gitme hazırlığı içerisindedir. İzleyici ilk olarak bunu
anlamaz. Yönetmen, olayı Otilia üzerinden anlatır. Biz her yere Otilia’yla
gideriz; kalabalıkta, sohbet edilen bir ortamda hep Otilia’ya bakarız. Biz,
film boyunca Otilia’nın gölgesiyizdir. Otilia’yla birlikte hareket ettikçe
olayın ne olduğunu anlarız.
Otilia, Gabita’dan para alıp yurttan çıkar. Sevgilisiyle (Adi) buluşup
ondan da biraz para alır ve akşam annesinin doğum gününe geleceğine dair söz
verip ayrılır. Otele gider bir oda
tutar.Kürtajı yapacak olan adamla
(Bebe) buluşur, otele giderler. Gabita, otel odasında onları bekler. Bebe
işlemin nasıl gerçekleşeceğini anlatır. Gabita’yla Bebe arasında Gabita’nın kaç
aylık hamile olduğu üzerine tartışma başlar. Dört aylık olabileceği anlaşılınca
Bebe 3000 Lev’e bu işin yapılamayacağını söyleyerek sorun çıkarır. Sonunda 3000
Lev ve iki arkadaşla beraber olma karşılığında kürtajı yapmaya razı olur.
Otilia, Bebe gittikten sonra Adi’nin evine gider. Adi’nin ailesi ve konuklarıyla
beraber yemek yerler. Yalnız kalmak için Adi’nin odasına geçerler ve Otilia
ilişkilerini sorgulamaya başlar. Otilia oteli arar cevap vermeyince evden çıkıp
otele gider. Otele vardığında Gabita ceninden kurtulmuştur. Otilia, cenini
havluya sarıp dışarı çıkar ve Bebe’nin dediği gibi bir apartmanın en üst
katından çöp boşluğuna bırakır. Otele döner. Gabita, restoranda onu bekler.
Otilia, onun karşısına oturur ve bu konudan bir daha asla bahsetmemelerini
ister.
Kamera, filmin içinde üçüncü kişi gibi kullanılmış. Otilia’yı takip eden
bir kişi. Filmi izlerken, Otilia’yla özdeşleşiyoruz. Otilia’nın, Gabita’ya yurt
odasında hazırlanması için yardım etmesi, Gabita’nın rezervasyon yaptırdığı
otele gidip rezervasyonun geçerli olmadığını öğrenip başka bir otel ayarlaması,
hiç tanımadığı Bebe’yi alıp otele getirmesi, Bebe’yi kürtaja razı etmek için
kendi bedenini sunması, Adi’yle ilişkisini sorgulaması… Bütün bunları izlerken
biz de Otilia’yla beraber yürüyoruz, koşuyoruz, terliyoruz ve Adi’nin Otilia’ya
ya sarılmak istediğinde Otilia’nın dediği gibi “Çok terliyim” demek istiyoruz.
Filmin gerilimini, Bebe’nin teklifindeki düzenbazlığı ve Gabita’nın onca
hatasına rağmen Otilia’nın, kürtajdan sonra, Gabita’ya sakin davranışını diken
üstünde izliyoruz. Otilia’yla özdeşliğimiz filmin sonlarına doğru azalıyor
belki de. Neden bu kadar sabırlı olmak? “Benim de başıma gelebilir” düşüncesi
mi acaba? Komünizm son yıllarında Romanya’nın durumunu göz önünde tutup “Benim
de başıma gelirse ne yaparım” mı? Otilia, Adi’yle ilişkisini sorgularken belki
de sesli olarak kendini sorguluyor ve erkek egemen dünyaya atıfta bulunarak Adi’nin
korunmadığını söylüyor. Bebe ve benzerleri de kürtajın yasak olduğu bu dönemde
bu kadınlardan yararlanıyor. Tüm bunları izlerken 113 dakika, bize, Gabita için
4 ay 3 hafta 2 gün’ün sıkıntısından daha çok etki ediyor. Filmin son
sahnesinde, Gabita ve Otilia restoranda otururken Gabita’nın önüne gelen yemek
ve garsonun saydığı “düğün menüsü” aslında Gabita’nın birkaç saat önceki cenininin
parçaları mı?
(Bu yazım daha önce sinematurk.com'da yayınlanmıştır.)