11 Ekim 2015 Pazar

Kimliğin için Neleri Feda Edebilirsin?


Carol için bir kimlik arayışı ve aşk hikayesi filmi, diyebiliriz. Aşkınızı ne için feda edersiniz ve ne için feda etmezsiniz? Carol, bence tam anlamıyla bunun arayışı içinde ve sonunda arayışın sonucunu karakterler ile birlikte biz de öğrenebiliyoruz.

1952’nin New York sokakları, zengin restoranlar, lüks arabalar, lüks bir ev ve yolculuk… Görüntü olarak sizi tarihin “flue” görüntüsü ile baş başa bırakan bir film. Görsel olarak sıkılmadan izleyeceğiniz görüntülere sahip; ancak eşcinselliğe farklı bir bakış açısı getirmiyor. Sadece eşcinsellik temelli bir hikayeye fedakarlık, annelik, kendini keşfetme temalarını da ekliyor. Carol rolü için Cate Blanchett’in seçilmesi de beni klasik Amerikan filmi izliyormuşum düşüncesinden kurtaramadı maalesef.

Buradan sonrası spoiler içerir, izlemeden okumak istemeyebilirsin!

Olgun, kararlarında net bir kadın olan Carol (Cate Blanchett) ve genç, tecrübesiz, kararsız yapısı ile henüz hayatına tam anlamıyla bir yön verememiş Therese (Rooney Mara) karşılaştıkları ilk andan itibaren birbirlerine ilgi duyarlar. Carol’un attığı adımlar ile ilişkiler ilerlemeye başlar. Carol ise, kocasından boşanmak üzeredir ve kızının velayetini üzerine almak ister; ancak Carol ve Therese’nin ilişkisini, velayet davası için kullanmak isteyen eşi, Carol’un kararlarında bazı değişikliklere sebep olur.

Carol, Therese’yi ilk gördüğü andan itibaren bir yakınlaşma olacağını sezinleyen olgunlukta bir kadın. Therese’yi yemeğe, evine ve Noel tatili için çıkacağı yolculuğa davet eder. Therese ise, kendisi ile evlenmek isteyen Richard’a henüz ne cevap vereceğini bile bilmeyen, henüz mesleğini ve cinsel kimliğini seçememiş bir kadın. Onun bu kararsızlığı, ilişkiyi Carol’un yönlendirmelerine göre yaşamalarına sebep oluyor.


Carol’un daha önce Abby ile de bir birliktelik yaşadığına ilişkin ipuçları yakalıyoruz; ancak Abby’nin anlatımından anlıyoruz ki onlarınki adı net olarak konulamamış, çok yakın bir arkadaşlık ya da bir ilişkinin tenselliği içermeyen duygusal yanı. Böylece anlıyoruz ki Carol da cinsel kimliğini ve bu yöndeki seçimlerini Therese ile netleştiriyor. Therese ise, gençliğin verdiği umursamazlık ile her ne kadar kararsız bir yapıda olsa da Carol ile çıktığı yolculukta kendi cinsel kimliğini bulduğu bir iç yolculuğu da gerçekleştiriyor. İşini ve Robert’ı bırakarak yolculuğa çıkıyor. Carol’un aşk için fedakarlığı ise, küçük kızı için. Boşanmak üzere olduğu eşi, çocuğunu göstermeyip velayetini de üzerine alacağı tehdidiyle yüz yüze geldiğinde, her şeyi bırakıp eve dönüyor. Onun için öncelik anneliği ve küçük kızı. Bu süreçte Carol terapi görmeye başlıyor, filmde çok üzerinde durmuyorlar; ama muhtemelen “Eşcinsellik bir hastalık ve tedavi edilebilir, mahkemede de iyileştiği yönünde psikiyatrist raporunu göstererek çocuğun velayetini geri alırız.” mantığı hakim. Carol, terapilerin kendisine iyi geldiğini söylüyor ve sonunda kızının velayetini almaktan vazgeçiyor; çünkü kimliğini reddettiğinde kızına iyi bir örnek olamayacağını düşünüyor.


Carol, başta kızı için aşkını feda etse de daha sonra kızı için yeniden aşkını kazanıyor. Bu anlamda hikaye, adından da anlaşılacağı gibi Carol’un hikayesi ve bir annenin, çocuğu için kendisi olmaktan vazgeçmediği zaman gerçekten onun için iyi bir anne olabileceğini anlatıyor.

Carol’ın karakteri filmde iyi işleniyor; ancak filmde iki sahnede Therese’ye “Sen çok ilginç bir kızsın.” demesini anlamlandıramadım. Therese’nin çok ilginç bir tarafı yoktu, tabi “biz Carol’un gözünden göremeyiz.” deyip geçiştirmek de bana mantıklı gelmiyor. 

2 yorum:

  1. Therese'in ilginçlık kısmı bence yaşıtlarına göre hayatı toz-pembe olarak görmemesinden geliyor. Tabii o jenerasyonu filmde pek göremiyoruz ama ben böyle düşünüyorum, kısaca ilginç olması olgun olmasından geliyor. Benim düşüncem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum için teşekkür ederim. Geç cevap için de üzgünüm. Therese yaşıtlarına göre olgun mu bilemiyorum. Bir kere yalnız yaşayan ve ekonomik özgürlüğü olan bir kadın. Bu da onu biraz da olsa olgunlaştırmış olabilir tabi. Diğer taraftan da kadın ya da erkek, yaşça büyük olan, ilgi duyduğu küçüğü her zaman ilginç bulmaya meyillidir. Tabi, muhtemelen filmde bu kastedilmiyordur, diye düşünüyorum.

      Sil