DİKKAT:
Filmin konusuna dair detaylar içerir. İzlemeden önce okumak istemeyebilirsin!
Tek
Aşkım izlemesi zevk veren, eğlenceli bir romantik komedi; ancak ezber bozan
türden. Sonuna kadar merakınızı dik tutan, sonunu tahmin edemeyeceğiniz bir
film. Hatta filmi izleyenler arasında sonu hakkında fikir birliğinde
olamayabilirsiniz.
Film
Ethan (Mark Duplass)
ve Sophie (Elisabeth
Moss)’nin aralarındaki bir sorun sebebiyle gittikleri evlilik
terapistinin odasında başlar. Çift, uzun süredir evli ve evliliklerini
kurtarmak ister. Terapist, onlar için bir tatil önerir ve daha önce gönderdiği
herkesin iyi bir sonuç kaydettiğini, söyler. Ethan ve Sophie’ye de bir tatil fikri
hoş gelince olaylar gelişir.
Çift,
hafta sonu için baş başa kalacakları doğanın içinde, sakin bir eve giderler. İlk
gün etrafı gezerken aynı bahçeye bağlı küçük bir ev daha olduğunu fark ederler.
Her şey o eve girmeleriyle başlar. Ethan ve Sophie, ayrı ayrı girdikleri evde,
bir diğerinde görmeyi istedikleri, görmeyi umdukları ideal figürle karşılaşırlar.
Film,
ilişkiye bakış yönüyle zaman içinde ilişkinin sıradanlaşmasına, çiftlerin
birbirlerine karşı alışkanlık geliştirmelerine değiniyor. İki taraf da ilk
zamanlarda karşısında duran eşi arıyor. Hatta onun idealize edilmiş halini. Bu açıdan
film, çiftlerin kendileri ya da karşısındakiyle bire bir yüzleşmesini
anlatmıyor. Sadece, gerçekte ne istediklerine odaklanıyor.
Ethan
ve Sophie ise, bu süreç içinde aslında bir tuzağın içine düşüyorlar. Şimdi,
sıra tuzağı öğrendikleri halde birlik mi olacaklar; yoksa karşılarına çıkan
durumu kendi lehlerine mi çevireceklerine geliyor. Başta da söylediğim gibi
sonunda durumu anlıyorsunuz; ancak tartışmalı olan kısım, Ethan ve Sophie’nin tercihlerinin
bilinçli olup olmadığı yönünde.
Eğer
film, komedi yerine dram olsaydı sanırım asıl önemli konu bu olurdu. Yani
tercihleri konusunda kimin daha istekli olduğu, bunun ilişkinin ahlakına
uygunluğu, sebepleri ve sonuçları açısından irdelemeye geçilebilirdi; ancak film,
sizi hikâye ve kurgu bakımından komedi unsurları bağlamında bir sorgulamaya yönelttiği
için böylece durumu eğlenceli yönünden yorumlamaya itiyor. Sanıyorum ki tüm bu
sayılanlar yönetmenin (Charlie
McDowell) de istediği şekilde izleyicisini
yönlendirdiğini ve buna bağlı olarak başarısını gösterir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder