10 Nisan 2015 Cuma

Hayvan Düşü



Danimarka yapımı film, adada yaşayan küçük bir toplumun hikayesini konu ediniyor. Hikayenin başlangıcı (bizim bildiğimiz kadarıyla) Marie (Sonia Suhl)’nin annesinin gençliğine dayanıyor. Marie’nin annesinin bir “rahatsızlığı” var ve biz de bunu Marie ile birlikte öğreniyoruz.

Film, küçük toplulukların, düzenlerini korumak için kendi kurallarını koydukları ve kendi yöntemleri ile çözdükleri sorunları üzerine bir hikaye. Kurt adam miti de bu hikayenin aracını oluşturuyor. Bu kez anneden kıza geçen, kadın soyunun devamı üzerinden kalıtımsal bir doğaüstü güce tanık oluyoruz. Marie’nin annesinin ada yaşayanları tarafından bilinen bir hikayesi var; ancak kadın tekerlekli sandalyede bir engelli hayat sürdürmeye mahkum edilmiş. Oysaki tek “engeli” doğaüstü güçlere sahip olması ve kendi yoluna çıkan erkeklere karşı gücünü kullanması. Bu yüzden de erkek gücünün egemenliğindeki toplulukta ada doktoru tarafında kendisine verilen ilaçlar sayesinde ehlileştirilmiş.

Adaya karşı onu tek koruyan; ancak korumasını sadece onu toplumdan izole ederek gerçekleştirebilen eşi Far (Lars Mikkelsen). Far, Marie’de de annesine benzeyen değişimleri gözlemleyince onu doktora gönderiyor ve tedaviye başlamak istiyor; çünkü onu da bu toplumdan, onun erk’lerinden korumayı amaçlıyor. Marie, annesinin de desteği sayesinde tedaviyi reddediyor ve doğasına karşı koymuyor. Far, kızına karşı korumacı tavrının yanında, ondaki gücü ve varolma savaşını görerek sonunda onu destekliyor ve kendi yolundan gidişini destekliyor.

Topluluğun egemen tavrının aksine, bu iki kadının destekçileri kendilerine aşık olan erkekler. Bir tarafta eş ve baba Far, diğer tarafta Marie’yi seven Daniel (Jakob Oftebro). Daniel, Far’a göre kadına ve onun gücüne, başkaldırışına daha fazla güveniyor olmalı ki en başından ona destek çıkıyor. Far ise, zamanında çok fazla korumacı davranmasına rağmen yine de karısının elinden kayıp gidişine, onun doğasının bastırılışına tanık olan deneyimli bir eş ve baba olarak kızına destek veriyor. Onun desteği hem adanın sözde korumacı, adaletli tavrına bir başkaldırış hem de eşinin haklı davasının intikamı niteliğinde. Aslında bu açıdan bakıldığında Far’ın desteği de erkek egemenliğinin bir göstergesi olarak okunabilir. Zira kadın kendi gücünü ancak kendisine destek olan erkekler sayesinde gerçekleştiriyor. Film, bu okumayı tersine çevirmek için kurt adam/kadın mitini kullanmış olabilir. Böylece erkeklerin desteğinin ya da engelinin önünde kadın doğasının gücü her şeyden üstün kılınıyor.  

Film kadın-erkek, toplumsal-hiyerarşik düzen bağlamında etkin bir anlatıma sahip; ancak bitişindeki intikam şekli ve fotografik anlatımı ortalama düzeyde. Danimarka filmlerinin donukluğunu sevenler, kadının gücünü ortaya çıkaran bir anlatım görmek isteyenler için etkileyici bir film. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder