15 Ekim 2014 Çarşamba

Kök (I Origins)

Kök’te, moleküler biyolog Ian, uzun zamandır gördüğü hemen hemen her insanın gözlerinin fotoğrafını çeker.  Her insanın iris tabakasının farklı olduğunu kanıtlayarak gözün evrimine ilişkin kanıtlar sunmak istemektedir. Bu sırada, partide adını öğrenemeden ayrıldığı bir kadın vardır. Ian, irisinden Sofi’yi metroda bulur ve bir daha ayrılmazlar. Sofi’nin dünyaya bakışı Ian’ın tam tersidir. Manevi duygulara önem verir. Evlenmeye karar verdikleri gün içerisinde, takip eden saatlerde başlarına beklenmedik talihsizlikler gelir ve çiftin kaderi değişir. Burada kader diyorum; çünkü başlarına gelen talihsiz olaydan yıllar sonra Ian, kendi kanıtladığı tezinin aksine bulguların farkına varınca, bu konuyu incelemek için yola çıkar ve yine ancak kanıtlar sayesinde inanabileceği bir olay yaşar.

Filmde bilim ve Tanrı arasındaki sorgulamayı, bu ikisi arasında taraf olmayı ve kanıtlardan yola çıkarak ulaşılabilecek doğruları savunan bir bilim adamının hikâyesini görüyoruz. Aslında hemen hemen filmin ortasına doğru Ian’ın tezini çürütecek bir sonla karşılaşacağımızı az çok tahmin etmeye başlıyoruz. Bu açıdan bakıldığında klasik bir “bilime karşı Tanrı’nın varlığına inanmak zorunda kalmış bilim insanı” çıkarsaması yapılıyor; ancak yine de filmi izlemesi keyif verici, özellikle bilim-Tanrı arası bağları kurmaya çalışan filmleri seviyorsanız izleyin.  

2 yorum:

  1. Yönetmenin another earth filminden de yardımla filmin kaderci olmadığını soyleyebilirim. Gerçekte böyle bir olasılık bulunmadığından aksine ters bir bakış açısıyla yaklaşıyor bana kalırsa. Aradan geçen zaman fikirlerini değiştirmiş midir? Bilmem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, Another Earth'ü izlemedim. Burada yönetmenin kaderciliğinden değil karakterin Tanrı'ya inancından bahsetmek istedim. İlk paragrafta bahsettiğim "Ian ve Sofi'nin değişen kaderi" kısmı sadece olayların yön değiştirmesi. Buna bir başkası kader demeyebilir. Genel anlamda filmi Tanrı inancı-bilim arasındaki sorgulamaya bağlıyorum. Ian, her şeyi bilim ile açıklayan biri. Ama sonunda asansör sahnesiyle de pekişen Tanrı inancı, denemese bile en azından Ian'da da bir "Acaba?" yaratmıyor muydu?

      Sil