Ben ve Sen (Io E Te/Me and You)

İki kardeşin birbirini tanımaları,
izleyiciye de onların davranışlarını anlama imkânı veriyor. Lorenzo ve
Olivia’nın seçmiş oldukları yaşamlarında, onlarla içsel bir yolculuğa
çıkıyoruz.
Aşk
(Amour/Love)
Haneke’nin bu filmi, diğer
filmlerinde gördüğümüz gibi sistemi sorgulayan bir film değil; ancak hayatını
birlikte geçirmiş evli bir çiftin son demlerini anlatıyor. Filmde bir ömür
aşkı, hayatı, dersi, tasayı, sevgiyi, öfkeyi, bilgiyi, gençliği paylaştığın
insanın yaşlılıklarında karşılaştıkları bir sorunla mücadelelerini izliyoruz.

Filmde gerçekten adım adım izlediğimiz bu sahneler, toplamda filmin süresini çok uzatmış; ancak bu kadar uzun ömrün son zamanlarındaki duygu yoğunluğunu ancak bu şekilde anlayabilirdik.
Acı
(Pieta)
Acı’da
tefeciler adına çalışan Gang Do, “ya paranı ya elini/kolunu” usulüyle çalışır.
Küçük esnafı üstünden kalkamayacağı borçlarına bir de yüksek faizler ekleyen
Gang Do, onların uzuvlarını sakatlayarak sigorta primleriyle borçlarını ödemeye
zorlar.
Gang Do’nun bu kadar zalim olmasını
sağlayan şey kimsesiz olmasıdır; ancak annesi olduğunu söyleyen bir kadın
ortaya çıkar ve işler değişir.
Filmin ilk yarısında, Kim Ki Duk’un “alışık” olduğumuz sert sahnelerini görüyoruz. Filmin her karesinde şiddete maruz kalan bir esnaf, sonrasında ise onun çığlıklarıyla geçiş yapılan diğer sahne… Ancak perde diğer sahneye geçse de bizler onun çektiği acıyı hissetmekle meşgulüz.
İkinci yarıda, Gang Do’un ortaya
çıkan annesiyle işler değişiyor. Yıllarca sevgisiz yaşamış bu adam, acı
çektirdiği esnafa farklı bir gözle bakıyor. İkinci yarı, ilk yarıdaki sürecin
duygu olarak tersine işleyişi gibi; ancak ilkindeki yoğun acı hissinin tersi
olarak adlandırılabilecek duygu her ne ise onu aynı yoğunlukta hissedemiyoruz.
Tutku
(Passion)
Tutku’da
şirket çalışanlarının, merdivenleri çıkarken kimleri ne şekilde ezdiğinin bir
gösterisini izledik. Müdürüne hayran Isabelle, onun kendisini ezmesine bir
süreliğine izin verecektir; ancak sonunda işler tamamen değişir.
Tutku hızlı geçişler, rüyalar,
hayaller, doğruluğu yoruma açık birçok durumla karşılaştığımız akıcı bir film.
Sona doğru epey karmaşık bir hal alıyor. Özellikle yönetmenin serisine önem
verenler için.
Tepelerin
Ardında (Dupa Dealuri/Beyond The Hills)
Tepelerin Ardında, yönetmenin önceki filmi 4 Ay 3 Hafta 2 Gün’deki gibi konunun her ayrıntısını bize gösteren bir film. Ortodoks Manastırı’na arkadaşı Voichita’yı almaya gelen Alina’nın mücadelesini anlatır.
Tepelerin Ardında, yönetmenin önceki filmi 4 Ay 3 Hafta 2 Gün’deki gibi konunun her ayrıntısını bize gösteren bir film. Ortodoks Manastırı’na arkadaşı Voichita’yı almaya gelen Alina’nın mücadelesini anlatır.
Aslında, yönetmen kendi cümleleriyle filmin ana fikrini veriyor: “Sevginin iyi ve kötü kavramlarını nasıl göreceli bir hale dönüştürdüğünü ve dünyadaki en büyük hataların nasıl inanç adına yapıldığını” anlatıyor.
Alina’nın çektiği tüm sıkıntılara
ortak oluruz. Alina’nın zihnindeki acılar, ona verdiği fiziki acılardan daha
üstündür; ancak onun bu durumuna Voichita’nın ruhundaki acı da eklenir. Film,
inançlar uğruna çaresiz kalan bu iki kız arkadaşın hikâyesidir.
Hayalimdeki
Aşk (Ruby Sparks)
Hayallimdeki Aşk, eğlenceli bir
film. Ünlü bir roman yazarı olan Calvin, kusursuz bir sevgili ister ve yazar. Yazdığı
gerçek olan Calvin’in kusursuz kadını Ruby’dir.

Başlangıçta her şey rayındayken birden işler sıradanlaşır ve Ruby bir karmaşaya doğru sürüklenir. Calvin, bu durumun üstesinden yazarak gelemeyince Ruby’i özgürlüğüne kavuşturur.
Film, ilişkiler üzerine bir film,
gibi klasik bir tanımlamaya sahip. İlişkilerde, bir tarafın baskın olması,
kendi düzeni içerisine birisini dahil etmesi; ancak ilişkinin kendi
prensipleriyle ilerlemesini istemesi üzerine. Peki, karşı taraf bunları kabul
ederse ne olur? Ömür boyu mutluluk mümkün olur mu? İşte film, bu sorulara cevap
veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder