20 Ekim 2012 Cumartesi
13. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali
13. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali 20-26 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek. Festival progragramı henüz yayınlanmadı. Program ve festivale ilişkin detayları yakında paylaşacağım.
11 Ekim 2012 Perşembe
Acı (Pieta)
(Yazı filmin konusuyla
ilgili bilgi içermektedir).
Acı,
Kim Ki Duk filmlerinin alıştığımız türde, her türlü şiddeti net bir şekilde
perdede gösterdiği bir film. Tarz açısından, yönetmenin filmografisine sadık
kaldığı açık.
Gang
Do kimsesi olmayan, tefeciler için çalışan, acımasız bir karakter. Esnafa, geri
ödemesi zor olan paraları vererek her geçen gün için yüksek oranda faiz uygular.
Borçlarını ödemeleri içinse getirdiği öneri, uzuvlarına zarar vererek
sigortadan para aldırmaktır. Filmin başından itibaren Gang Do’nun borçlarına
karşılık esnafın hesabını nasıl kestiğini izleriz. Gang Do, bir dükkanın
kapısında belirir, yalvaran esnafın cezasını keser ve gider. Diğer sahneye
geçişte çığlıklar vardır ve biz acıyı hissederiz.
Bir
kadın Gang Do’yu izler ve onun annesi olduğunu, kendisini affetmesini söyler.
Gang Do, bunu asla kabul etmez; ancak kadın ısrarlıdır. Kadın, onun gittiği
yerlere peşinden gider, evine girip temizler, ona yemek yapmak ister ve onun
tüm eziyetlerine katlanır. Gang Do, sonunda ikna olmuştur. Kadına gün geçtikçe
bağlanır.
Filmin
orijinal ismi Pieta, çarmıhtan indirilmiş İsa’nın ölü bedenini kucağında tutan
Meryem Ana heykelidir. Filmin tanıtım afişlerinden birinde Gang Do ve sözde
annesinin de aynı pozu bulunur.
Heykelin
hikâyesi, acılarından kurtulup huzura kavuşan İsa’nın bedenini, genç ve güzel
Meryem’in izleyiciye sunması ve bunu yaparken de gözlerini yere düşürmüş
olmasıdır. İsa, çarmıhtaki acılarından kurtulmuştur.
Filmin
ilk yarısında Gang Do’nun zalimliğine tanık oluruz, annesi ortaya çıktıktan
sonra işi bırakıp kendisini sadece annesine bırakır. Kadının tek amacı, diğer
esnaflar gibi borcu olup da sakat bırakılan oğlunun intikamını almaktır. Oğlu
intihar etmiştir ve kadın her gün onun acısını yaşar.
İkinci
yarıdaysa kadının annesi olduğuna inanan Gang Do, merhamete teslim olmaya
başlar. Kadın, amacına ulaşmıştır. Gand Do’nun da artık bir ailesi vardır ve
ona bir şey olursa acı çekecektir. Gang Do, kaçırıldığını sandığı annesinin
peşine düşer ve daha önce şiddetine maruz kalan esnafları bulur. Böylelikle
onların “yeni yaşamlarıyla” yüzleşir.
10 Ekim 2012 Çarşamba
Filmekiminde İzlediklerim
Ben ve Sen (Io E Te/Me and You)
Filmde, iki üvey kardeşin yıllar
sonra dört duvar arasında geçirecekleri bir haftaya tanık oluyoruz. Lorenzo,
ailenin sorunlu yeni çocuğudur ve yalnız geçireceği bir haftanın yolunu bularak
kendisine geçici bir yer bulur. Olivia ise, ailenin tecrübeli sorunlusudur. İki
kardeş, birbirlerini tanıma ve yakınlaşma fırsatı bulurlar. Lorenzo, Olivia
sayesinde içinde bulunduğu duruma bir açıklama getirirken kendisinin de
Olivia’ya bir katkısı olacaktır.
İki kardeşin birbirini tanımaları,
izleyiciye de onların davranışlarını anlama imkânı veriyor. Lorenzo ve
Olivia’nın seçmiş oldukları yaşamlarında, onlarla içsel bir yolculuğa
çıkıyoruz.
Aşk
(Amour/Love)
Haneke’nin bu filmi, diğer
filmlerinde gördüğümüz gibi sistemi sorgulayan bir film değil; ancak hayatını
birlikte geçirmiş evli bir çiftin son demlerini anlatıyor. Filmde bir ömür
aşkı, hayatı, dersi, tasayı, sevgiyi, öfkeyi, bilgiyi, gençliği paylaştığın
insanın yaşlılıklarında karşılaştıkları bir sorunla mücadelelerini izliyoruz.
Anne, felç geçirir ve hastalığı daha
da ilerlerken Georges da ona en büyük destektir. Tüm sorumluluğu kendisi
üstlenir; ancak film boyunca, bu iki hayat arkadaşının zorlu sürece dayanma
noktalarını, mücadelelerini adım adım takip ederiz. Anne’nin zamanla kendisini
ifade edemeyişini, hastalığının kötüye gidişini; ama buna rağmen Georges’un
direnişini, onu iyileştirmeye çalışmasını…
Filmde gerçekten adım adım izlediğimiz bu sahneler, toplamda filmin süresini çok uzatmış; ancak bu kadar uzun ömrün son zamanlarındaki duygu yoğunluğunu ancak bu şekilde anlayabilirdik.
Acı
(Pieta)
Acı’da
tefeciler adına çalışan Gang Do, “ya paranı ya elini/kolunu” usulüyle çalışır.
Küçük esnafı üstünden kalkamayacağı borçlarına bir de yüksek faizler ekleyen
Gang Do, onların uzuvlarını sakatlayarak sigorta primleriyle borçlarını ödemeye
zorlar.
Gang Do’nun bu kadar zalim olmasını
sağlayan şey kimsesiz olmasıdır; ancak annesi olduğunu söyleyen bir kadın
ortaya çıkar ve işler değişir.
Filmin ilk yarısında, Kim Ki Duk’un “alışık” olduğumuz sert sahnelerini görüyoruz. Filmin her karesinde şiddete maruz kalan bir esnaf, sonrasında ise onun çığlıklarıyla geçiş yapılan diğer sahne… Ancak perde diğer sahneye geçse de bizler onun çektiği acıyı hissetmekle meşgulüz.
İkinci yarıda, Gang Do’un ortaya
çıkan annesiyle işler değişiyor. Yıllarca sevgisiz yaşamış bu adam, acı
çektirdiği esnafa farklı bir gözle bakıyor. İkinci yarı, ilk yarıdaki sürecin
duygu olarak tersine işleyişi gibi; ancak ilkindeki yoğun acı hissinin tersi
olarak adlandırılabilecek duygu her ne ise onu aynı yoğunlukta hissedemiyoruz.
Tutku
(Passion)
Tutku’da
şirket çalışanlarının, merdivenleri çıkarken kimleri ne şekilde ezdiğinin bir
gösterisini izledik. Müdürüne hayran Isabelle, onun kendisini ezmesine bir
süreliğine izin verecektir; ancak sonunda işler tamamen değişir.
Tutku hızlı geçişler, rüyalar,
hayaller, doğruluğu yoruma açık birçok durumla karşılaştığımız akıcı bir film.
Sona doğru epey karmaşık bir hal alıyor. Özellikle yönetmenin serisine önem
verenler için.
Tepelerin
Ardında (Dupa Dealuri/Beyond The Hills)
Tepelerin Ardında, yönetmenin önceki filmi 4 Ay 3 Hafta 2 Gün’deki gibi konunun her ayrıntısını bize gösteren bir film. Ortodoks Manastırı’na arkadaşı Voichita’yı almaya gelen Alina’nın mücadelesini anlatır.
Tepelerin Ardında, yönetmenin önceki filmi 4 Ay 3 Hafta 2 Gün’deki gibi konunun her ayrıntısını bize gösteren bir film. Ortodoks Manastırı’na arkadaşı Voichita’yı almaya gelen Alina’nın mücadelesini anlatır.
Aslında, yönetmen kendi cümleleriyle filmin ana fikrini veriyor: “Sevginin iyi ve kötü kavramlarını nasıl göreceli bir hale dönüştürdüğünü ve dünyadaki en büyük hataların nasıl inanç adına yapıldığını” anlatıyor.
Alina’nın çektiği tüm sıkıntılara
ortak oluruz. Alina’nın zihnindeki acılar, ona verdiği fiziki acılardan daha
üstündür; ancak onun bu durumuna Voichita’nın ruhundaki acı da eklenir. Film,
inançlar uğruna çaresiz kalan bu iki kız arkadaşın hikâyesidir.
Hayalimdeki
Aşk (Ruby Sparks)
Hayallimdeki Aşk, eğlenceli bir
film. Ünlü bir roman yazarı olan Calvin, kusursuz bir sevgili ister ve yazar. Yazdığı
gerçek olan Calvin’in kusursuz kadını Ruby’dir.
Başlangıçta her şey rayındayken birden işler sıradanlaşır ve Ruby bir karmaşaya doğru sürüklenir. Calvin, bu durumun üstesinden yazarak gelemeyince Ruby’i özgürlüğüne kavuşturur.
Film, ilişkiler üzerine bir film,
gibi klasik bir tanımlamaya sahip. İlişkilerde, bir tarafın baskın olması,
kendi düzeni içerisine birisini dahil etmesi; ancak ilişkinin kendi
prensipleriyle ilerlemesini istemesi üzerine. Peki, karşı taraf bunları kabul
ederse ne olur? Ömür boyu mutluluk mümkün olur mu? İşte film, bu sorulara cevap
veriyor.
1 Ekim 2012 Pazartesi
DESEM Sinema Gösterimlerine Başlıyor!
Haziran’da
gösterimlerine 5 Ekim’e kadar ara vermiş olan DESEM, sinema gösterimlerine
başladı. Şimdilik sadece “güncel filmler” listesi verilmiş, sinematek programı
açıklanmamış.
DESEM sineması, vizyon tarihlerinde İzmir’e
gelmeyen birçok filmi, yeniden gösterime koyduğu için önemli. Ocak sonuna kadar
açıklanan programda Yeraltı, Olmak
İstediğim Yer (This Must Be the Place), Geriye Kalan, Yasak Aşk (En Kongelig
Affære), Elena, Cennetteki Çöplük (Der Müll im Garten Eden) gösterilecek
filmlerden birkaçı.
5
Ekim-11 Ekim (sitede 6 Ekim yazmış; ama 5 olması gerekir. Sanki sinemanın
önünde öyle gördüm) tarihlerinde gösterilecek olan, sezonun ilk filmi ise İki Kadın Bir Erkek (The Kids Are All Right).
Filmin fragmanını izleyebilirsiniz.
Not:
Biletler Tam 6 TL, öğrenci ve DEU personeli 4 TL’dir.
Adres:
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü Cumhuriyet Bulvarı
No: 144 35210 Alsancak / İZMİR
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)