Sayfalar

19 Nisan 2015 Pazar

Tek Aşkım


DİKKAT: Filmin konusuna dair detaylar içerir. İzlemeden önce okumak istemeyebilirsin!

Tek Aşkım izlemesi zevk veren, eğlenceli bir romantik komedi; ancak ezber bozan türden. Sonuna kadar merakınızı dik tutan, sonunu tahmin edemeyeceğiniz bir film. Hatta filmi izleyenler arasında sonu hakkında fikir birliğinde olamayabilirsiniz.

Film Ethan (Mark Duplass) ve Sophie (Elisabeth Moss)’nin aralarındaki bir sorun sebebiyle gittikleri evlilik terapistinin odasında başlar. Çift, uzun süredir evli ve evliliklerini kurtarmak ister. Terapist, onlar için bir tatil önerir ve daha önce gönderdiği herkesin iyi bir sonuç kaydettiğini, söyler. Ethan ve Sophie’ye de bir tatil fikri hoş gelince olaylar gelişir.

Çift, hafta sonu için baş başa kalacakları doğanın içinde, sakin bir eve giderler. İlk gün etrafı gezerken aynı bahçeye bağlı küçük bir ev daha olduğunu fark ederler. Her şey o eve girmeleriyle başlar. Ethan ve Sophie, ayrı ayrı girdikleri evde, bir diğerinde görmeyi istedikleri, görmeyi umdukları ideal figürle karşılaşırlar.

Film, ilişkiye bakış yönüyle zaman içinde ilişkinin sıradanlaşmasına, çiftlerin birbirlerine karşı alışkanlık geliştirmelerine değiniyor. İki taraf da ilk zamanlarda karşısında duran eşi arıyor. Hatta onun idealize edilmiş halini. Bu açıdan film, çiftlerin kendileri ya da karşısındakiyle bire bir yüzleşmesini anlatmıyor. Sadece, gerçekte ne istediklerine odaklanıyor.

Ethan ve Sophie ise, bu süreç içinde aslında bir tuzağın içine düşüyorlar. Şimdi, sıra tuzağı öğrendikleri halde birlik mi olacaklar; yoksa karşılarına çıkan durumu kendi lehlerine mi çevireceklerine geliyor. Başta da söylediğim gibi sonunda durumu anlıyorsunuz; ancak tartışmalı olan kısım, Ethan ve Sophie’nin tercihlerinin bilinçli olup olmadığı yönünde.


Eğer film, komedi yerine dram olsaydı sanırım asıl önemli konu bu olurdu. Yani tercihleri konusunda kimin daha istekli olduğu, bunun ilişkinin ahlakına uygunluğu, sebepleri ve sonuçları açısından irdelemeye geçilebilirdi; ancak film, sizi hikâye ve kurgu bakımından komedi unsurları bağlamında bir sorgulamaya yönelttiği için böylece durumu eğlenceli yönünden yorumlamaya itiyor. Sanıyorum ki tüm bu sayılanlar yönetmenin (Charlie McDowell) de istediği şekilde izleyicisini yönlendirdiğini ve buna bağlı olarak başarısını gösterir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder